SON YAYIN

ASSURE TASARIM MODELİ

ASSURE modeli, öğretmenlerin sınıflarında kullanmaları için değiştirilmiş bir Öğretim Sistemi Tasarım sürecidir.


ASSURE;
  • Bir dersin geliştirilmesinde kullanılan adım-adım işlemler bütünüdür.
  • Bilindiği gibi İngilizce’ de ASSURE sözcüğü garanti etmek, temin etmek anlamına da gelmektedir. - Bu sözcük aynı zamanda, modelin öngördüğü aşamaların İngilizce yazılışlarının baş harflerinden oluşturulmuş bir kısaltmadır.
  • Etkili ve verimli bir şekilde materyal ve teknoloji kullanılmak isteniyorsa, sistemli bir planlama yapılmalıdır. Assure modeli böylesine bir plan yapmak için en uygun yöntemdir.
  • Assure modeli ile öğrencilerimizin karakteristik özellikleri ve ulaşılmak istenen öğretim hedefleri değerlendirilerek öğretim programını hazırlanabilir. Bu değerlendirmeler sonucunda en uygun materyali kullanılabilir ve öğrenenlerden en verimli geri bildirimler alınabilir.
  • Öğrenenler, öğretim esnasında araç-gereç ve materyalleri çok sık kullandıkları için, çok dikkatli bir seçilmesi gerekir. Öğretim programı esnasında kullanılacak olan araç-gereç ve materyaller hangi amaçlarla kullanılacak sorusu çok iyi yanıtlanmalıdır. Assure modeli, öğrenenlerin öğrenme etkinliklerine katılmalarına büyük önem vermektedir.
ASSURE TASARIM MODELİ AŞAMALARI


1. ÖĞRENEN ANALİZİ

- Öğretimin merkezinde, odağında öğrenci vardır.
- Öğretsel mesajın ve materyallerin etkin kullanabilmesi, öğrenci özellikleri ve öğretim yöntemleri, mesaj ve materyalleri arasındaki uygunluğa bağlıdır.










2. HEDEF VE KAZANIMLARIN BELİRLENMESİ

- Hedef ve kazanım yol göstericidir.
- Öğretimin sonucunda öğrenciden ne tür bilgi ve beceriler kazanacağı belirlenir.
- Öğrenciye dönük, öğrencinin yapacaklarına ve kazanacaklarına açık olarak ifade etmelidir.


3. YÖNTEM, MEDYA VE MATERYAL SEÇİMİ

- Yapılması gereken işlemler için uygun metodun seçilmesi.
- Metodun uygulanması için en uygun medyanın seçilmesi.
- Bu medyaya uygun materyallerin seçilmesi güncellenmesi ve tasarlanması.


4. MEDYA VE MATERYALLERİN KULLANILMASI

- Kullanılacak materyallerin gözden geçirilmesi.
- Kullanacak materyallerin hazırlanması.
- Öğretim ortamının hazırlanması.
- Öğrencilerin hazırlanması.
- Öğretim içeriğinin aktarılması.

5. ÖĞRENEN KATILIMIN SAĞLANMASI

- Öğretimin verimli olabilmesi için öğrenenlerin programa aktif olarak katılmaları gerekir. Bunun için öğretenler tarafından bir dizi öğrenme etkinlikleri yürütülür. Düzenlenen etkinlikler, öğrenenlerin pratik yapmalarını sağlanmalı, bilgi ve yeteneklerini geliştirmeli ve geri bildirim vermelidir.
- İnsanlar uygulama yaparak öğrendikleri bilgilerin %90’ı akılda kalıcı olmaktadır ve bu şekilde öğrenilen bilgiler en uzun süre hafızada kalırlar. Bu sebeple öğrenenlerin derse aktif şekilde katılmalarını sağlamak amacı ile öğrenme etkinlikleri düzenlenmelidir. Bu etkinlikler aşağıdaki öğretim yöntemleri olabilir.
·        Tartışma yöntemi
·        Buluş yöntemi
·        Soru-cevap yöntemi
·        Araştırma projeleri
·        Bilgisayar destekli öğretim(internet, uygulama programları, web tabanlı dersler)v.b.  

6. DEĞERLENDİRME VE GÜNCELLEME

Öğretim programının sonucunda, düzenlenen öğretimin programının etkileri, verimliliği ve programa katılan öğrencilerin öğrendikleri bilgilerin değerlendirilmesi gerekir.
- Nerede olursak olalım, ulaşmak istediğimiz hedefler ile ulaştığımız gerçekler arasında bazı farklılıklar olacaktır. Bu farklılıkları düzeltmek için, öğretim programını tekrar gözden geçirmeli, gerekli kısımları tekrar düzenleyerek öğretim programını hedeflerimize ulaşma doğrultusunda yeniden güncellemeliyiz.










KAYNAKÇA;
ve%20Materyal%20Gelistirme/assureMODEL.pdf





Taksonomi, canlıların sınıflandırılması ve bu sınıflandırmada kullanılan kural ve prensipler olarak özetleniyor.



İlk olarak 1956 yılında Chicago Üniversitesi profesörü, Benjamin Bloom’un ‘Eğitsel Hedeflerin Taksonomisi’ olarak açıkladığı çalışma ile uzun yıllar eğitim sisteminde öğrencilerin algı ve öğrenme yapılarını geliştirerek üst düzeye çıkarılmak üzere yararlanılmıştır.




Bloom öncelikle her öğrencinin algı yapısının farklı olduğunu bilerek okul, kurs gibi toplu eğitim verilen yerlerde bu farklılığın etkilerini en aza düşürmek ve bunu çocuk, aile, toplum için faydalı hale getirmek üzere çalışmalara başlamıştır. Bloom modelini oluşturan temel şey; öğrenciye etki eden kişisel algılama farklılıklarını kontrol altında tutarak öğretimin niteliğinin kontrol edilebilmesidir. Bu model ek çaba ve zaman ile her öğrencinin verilmek istenilen bilgiye ulaşmasının mümkün olduğunu göstermektedir. Bunun içinde 3 temel değişken vardır; öğrenci nitelikleri, öğretim hizmetinin niteliği, öğrenme ürünleri.


Bloom taksonomisi de öğrenmenin birden fazla çeşidi olduğunu söyler ve eğitim aktivitelerinin üç alanını şöyle belirler;


1. BİLİŞSEL TAKSONOMİ

Öğrenilmiş davranışlardan zihinsel yönü ağır basanların kodlandığı alandır. Bu alan; bilginin edinilmesi ve uygulanması ile ilgilidir. Bireyin zihinsel süreçlerle ilgili olarak okuduğunu anlaması, problem çözmesi, kavram bilgisi gibi özellikleri kapsar. Bireyin zihnindeki kimyasal bilgi kodlamasıyla alakalıdır. Bu alan BLOOM tarafından kodlanmıştır. Bilişsel Taksonomi 6 ana basamağa ayrılmıştır. Bunlar ;

- Bilgi 
- Kavrama
- Uygulama
- Analiz
- Sentez
- Değerlendirme

2. DUYUŞSAL TAKSONOMİ

Bu alanı değerlendirirken hislerin, tavırların, motivasyon ve heyecan gibi duygusal halleri içerdiğini bilmeliyiz.

Bu alanın sınıflandırılması da şu şekilde oluyor;

- Alma
- Olguya cevap vermek
- Değerlendirmek
- Organizasyon
- Karakterize etmek


3. PSİKOMOTOR ALAN

- Algı
- Yerleştirmek
- Güdümlü yanıt
- Mekanizma.
- Karmaşık açık cevap
- İcat etme

YENİ BLOOM TAKSONOMİSİ 

Yeni taksonomi, orijinal halindeki mantık üzerine kurulmuştur ve gerçekleştirilen değişimler ise şunlardır:
  • Orijinal taksonominin oluşturulduğu yıllarda pek bilinmeyen “biliş üstü bilgi” kavramı bilgi basamağına eklenerek, taksonominin tek boyutlu yapısının iki boyutlu hale dönüşmesi sağlanmıştır. Bu, revize edilmiş taksonomideki en önemli değişimdir.
  • Orijinal taksonomide yer alan “bilgi” basamağı “hatırlama” olarak revize edilip, taksonomi isim formdan fiil forma dönüşmüştür.
  • Kavrama basamağı anlama, analiz basamağı çözümleme olarak adlandırılmıştır. Uygulama basamağı ise aynı konumunda kalmıştır.
  • Sentez yapmanın değerlendirme yapmaktan daha zor olacağı fikrinin yaygın olarak kabul edilmesi nedeniyle, sentez basamağının yeri değerlendirme ile yer değiştirmiştir. Ayrıca, üst düzey düşünme süreçlerini daha çok vurgulayan yaratma kavramı en üst basamakta yer almıştır.
 

Taksonomi Neden Yenilendi?

1956 yılında yayımlanan orijinal taksonomi hakkındaki eleştirilerin bir kısmı bilişsel süreçlerin basitten karmaşığa doğru tek boyutlu bir şekilde sınıflandırılmasıdır. Üst basamaklardaki bir hedefin gerçekleştirilebilmesi için öncelikle alt basamaklardaki hedeflerin gerçekleşmesi gerektiği fikri, katı bir kural olduğu gerekçesiyle eleştirilmiş ve Ormell (1974) çeşitli hedeflerdeki zıt örneklere ve çelişkilere dikkat çekmiştir. Bunun yanı sıra Değerlendirme düzeyinin Sentez düzeyinden daha karmaşık olmadığı hatta Sentezin Değerlendirmeyi kapsadığı yönünde eleştiriler gündeme gelmiştir.



BLOOM DİJİTAL TAKSONOMİSİ

Bloom’un taksonomisi üzerine çalışmalar yapan Andrew Churches ise bu aşamaları günümüze uyarlayarak taksonomiye uygun eğitsel uygulamaları bir araya getirmiştir. Bunlara, Bloom’un Dijital Taksonomisi adını vermektedir.



Bilgi,
  • Book Creator
  • Tellagami
  • PicCollage
  • Animoto Video Maker
  • WeVideo
Kavrama,
  • Diigo
  • Evernote
  • SimpleMind
  • Easy Voice Recorder 
  • Easy Portfolio
Uygulama,
  • Explain Everything
  • Google Slides
  • Prezi
  • Magisto Video Editor & Maker
Analiz,
  • Google Drive
  • ColorNote Notepad
  • Skitch
  • EverClip
Sentez,
  • Edmodo
  • Weebly
  • Explain Everything
  • Lecture Notes
Değelendirme,
  • Google Keep
  • Wunderlist
  • Google Drive
  • Diigo
  • Audio Note



KAYNAKÇA:
http://egitimteknoloji.net/2015/11/bloom-taksonomisine-gore-egitsel-uygulamalar/
http://webcache.googleusercontent.com/search?q=cache:qL0a-mG0xmwJ:eb.ted.org.tr/index.php/EB/article/download/837/189+&cd=5&hl=tr&ct=clnk&gl=tr
http://blog.enocta.com/2013/04/05/ogrenmede-yeni-boyut-yeni-bloom-taksonomisi/
http://www.bilgiustam.com/bloom-taksonomisi-nedir/
https://gelecekteegitim.com/category/bloom-taksonomi/
Kavram, bir nesnenin zihindeki tasarımıdır. Bu bir yönüyle nesneye, diğer yönüyle anlama ifade eder. Kavramın dildeki karşılığına terim denir. Kavramlar yoluyla düşünür, düşündüğümüzü dil yoluyla aktarırız.

Kavram, hayalden farklıdır. Hayal bir objenin belli bir anının tasarımıdır ve özeldir. Oysa kavram, aynı türdeki nesnelerin ya da varlıkların ortak tasarımlarıyla oluşur. Bu nedenle özel değil, geneldir.

Kavram türleri alınan referans noktasına göre çeşitlilik gösterir.

1. SOYUT VE SOMUT KAVRAMLAR



     - Soyut Kavramlar : Benzer bazı özellikleri taşımakla birlikte , söz konusu özellikleri düşünsel ya da tanımsal nitelik gösteren tanımlardır.
Örneğin; mutluluk, saygı göstermek vb.



     - Somut Kavramlar : Gözlemlenebilen ya da fiziksel olarak beş duyu organları ile algılanabilen özellikleri nedeniyle aynı kategori içinde yer alan kavramlardır.

Örneğin kuş, masa, kare vb.


2. İLİŞKİSEL VE NESNEL KAVRAMLAR

  - Nesnel Kavramlar : İnsanların kendi çevrelerinde bulunan fiziksel varlık ya da nesneleri sınıflandırmada kullanılan kavramlardır.
Anlamda somut kavramlara benzerlik gösterir.
Örneğin; araba, pizza vb.




   - İlişkisel Kavramlar : Nesnel kavramlar arasındaki ilişkileri betimlemek üzere kullanılan ve çoğunlukla sözel bilgilerden oluşan önermelere verilen isimdir.
Örneğin; “su “ bir nesnel kavramdır ama suyun ısıtılmasında ortaya çıkan “ buharlaşma” bir ilişkisel kavramdır.

3. ÜST, ALT BAĞLANTILI KAVRAMLAR

   - Üst Kavram : Kavram yapılandırılması içinde en tepede olan en geniş kapsamlılığı gösteren kavramdır.
Örneğin; “ ulaşım araçları” kavramı bir üst kavramdır.


   - Alt Kavram : Üst kavramların bir alt düzeyini, küçük bir bölümünü ya da özel bir parçasını oluşturan kavramlardır.
Örneğin; Ulaşım araçları kategorisi içinde hava, deniz, kara taşıtları ise birer alt kavramdır.


4. KENDİLİĞİNDEN VE KENDİLİĞİNDEN OLMAYAN KAVARAMLAR

  - Kendiliğinden Olan Kavramlar : Çocuğun düşünme özelliklerini doğrudan yansıtır. Çocuk dünyayı algılayabildiği kadarıyla yorumlar ve kendi mantığı ile açıklamaya çalışır.
Örneğin; bebeklerin çoğu köpek yerine “hav hav”, kuş yerine “cik cik” sözcüklerini kullanır. Bu sözcükler onları kavram etiketleridir. 

  - Kendiliğinden Olmayan Kavramlar : Çocuğun genelde yetişkinlerin istediği doğrultuda sergilediği düşünme biçimini gösterir. Toplumsallaşma süreçlerinin sonucunda yetişkinler gibi düşünmeye başlar.
Örneğin; okul ortamında “ dayak” dendiği zaman bir çok öğrencinin, yaramazlık yapan arkadaşlarının cezalandırılmasına yönelik bir uygulama olarak görür.

4. GÜNLÜK VE BİLİMSEL KAVRAMLAR

  - Günlük Kavramlar : Çocukların okul dışındaki yetişkinlerle etkileşimi sonucu ortaya çıkan ve günlük yaşam bağlamında gelişen kavramlardır.

  - Bilimsel Kavramlar : Belirli bir bilim dalıyla okulda öğretilir, uygun biçimde tamamlanır, sistematik yönden aşamalı yapıdadır, mantıksal düzen içinde sunulur.



KAYNAKÇA :




Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi (BÖTE) Bölümü Kavram Haritası

Kaynakça:
  • https://tr.wikipedia.org/wiki/Bilgisayar_%C3%96%C4%9Fretmenli%C4%9Fi
  • http://ogta.net/lesson/kavram-haritalari-sunum
  • http://bote.nedir.com/


Öğrenme, bireyin yaşantılar sonucu davranışlarda meydana gelen oldukça uzun süreli değişmelerdir. Bir bilgi ve becerinin, öğrenme sayılması için davranışta değişiklik yapması ve davranıştaki değişikliğin uzun süreli olması gerekmektedir.
Öğrenme stilleri, her öğrencinin yeni ve zor bilgiyi öğrenmeye hazırlanırken, öğrenirken ve hatırlarken farklı ve kendilerine özgü yollar kullanmasıdır. Bilgi alma şekline göre bu yollar üçe ayrılır:


1.GÖRSEL ÖĞRENME: Görerek ve okuyarak öğrenmeyi tercih ederler. Kendi kendine okuyarak öğrenirler. Renkli şeyleri, grafik ve haritaları tercih ederler.
Görsel Öğrenenin Özellikleri
§  Genellikle düzenli ve titizdirler. Karışıklık ve dağınıklıktan rahatsız olurlar.
§  Araç gereçlerin yeri bellidir ve bunların yeri değiştirilmez.
§  Çantaları, dolapları her zaman düzenlidir.
§  Dağınık ortamlarda çalışamazlar.
§  Yazmayı sevmeseler de defterlerini temiz ve itinalı kullanırlar.
§  Düz anlatım dediğimiz öğretim yönteminden yeterince yararlanamazlar.
§  Öğrendiklerini gözlerinin önüne getirerek hatırlamaya çalışırlar.
Görsel öğrenen çocuklar:
·        Renkleri kullanabilir. Yazarken ve okurken renkli kalemlerle not alabilir ve önemli yerlerin altını çizebilir.
·        Öğrendiği bilgileri küçük kartlara yazarak çalışabilir. Bu kartları ayna, defter kapağı, dosya üzeri, pano ve kitaplık gibi yerlere yapıştırarak görünür hale getirebilir.
·        Karmaşık konuları çeşitli şema ve grafiklere dönüştürebilir.
·        Öğrenmekte zorlandığı konularla ilgili görsel video ve slaytlardan yararlanabilir.
·        Öğrenmek için görsel posterler hazırlayabilir.

 2.İŞİTSEL ÖĞRENME:  İşiterek, dinleyerek ve tartışarak öğrenmeyi tercih ederler.
İşitsel Öğrenenin Özellikleri
§  Diğer gruplardakilere göre daha konuşkandırlar.
§  Oyunlarını kendi başlarına oynuyor bile olsalar, sanki yanlarında birileri varmış gibi konuşarak oynarlar.
§  Yaşlarına göre daha kapsamlı cümleler kurarlar, kelime dağarcıkları geniştir.
§  Konuşmalarında bir ahenk ve melodi vardır.
§  Bir şey düşünürken kulak hizasına doğru bakarlar.
İşitsel öğrenen çocuklar:
·        İşitseller konuşarak ve dinleyerek daha iyi öğrenirler. Arkadaşıyla çalışarak ya da öğrendiklerini size anlatarak bilgilerini daha kalıcı hale getirebilir.
·        Konuları öğrenirken yüksek sesle okuyabilir.
·        Ders çalışırken bilgileri, kendi sesinden kasetçalar, i-pod vb. cihazlara, daha sonra dinlemek üzere kayıt edebilir.
·        Hatırlanması gereken bilgiler (tarih, yer ismi, ..vb.) için çeşitli melodiler ve ritimler oluşturabilir. Bu melodilerin komik, saçma veya çılgınca olması öğrenmeyi kolaylaştırır.

3.Dokunsal / Kinestetik Öğrenme: Bazılarının aklında hareket enerjisi daha iyi kalır. Bunlar öğrenecekleri şeylerle fiziksel temas kurarak, yaparak öğrenirler.
Dokunsal / Kinestetik Öğrenenlerin Özellikleri
§  Bebekliklerinden itibaren sürekli hareket isterler.
§  Dokunmayı ve dokunulmayı severler.
§  Düşme, itme, çekme, çarpışma son derece doğal davranışlarıdır.
§  Evin dışında oynuyorlarsa taşlar, topraklar, kayalar, ağaçlar ile sarmaş dolaştırlar.
§  Temiz kıyafetlerle evden çıkarlar, döndüklerinde gömlekleri sökülmüş, pantolon ve etekleri yırtılmış, düğmeleri kopmuş, dizleri sıyrılmış, üstleri toz-toprak içinde geri dönerler.
§  Görseller görüntü belleği, işitseller ses belleği, kinestetikler kas belleği kullanırlar.
§  Eşyalarının karışık olmasından hiç rahatsız olmazlar.
§  Tertipli olmak için çaba göstermezler.
§  Düşünürken aşağı doğru bakarlar.
Kinestetik/Dokunsal öğrenen çocuklar:
·        Kinestetikler hareket ederek daha iyi öğrenirler. Çalışırken elinde kitap ya da kartlarla ileri geri yürüyebilir, yüksek sesle okuyabilir.
·        Çalışırken, kendi istediği yerde ve şekilde çalışmasına izin verilebilir.
·        Bir şeyler anlatacağı zaman ayağa kalkabilir ve tüm vücudunu kullanarak anlatabilir.
·        Öğrendiği konuları dramatize ederek daha kalıcı hale getirebilir.
·        Çalışırken bir şeyle oynamasına (elinde kalem çevirme, oyun hamuru yoğurma, …vb.) izin verilebilir.
·        Öğrendiği konularla ilişkili, ellerini kullanabileceği çalışmalar yapabilir (lego, oyun hamuru, kil, …vb.).
·        Laboratuar çalışmalarıyla iyi öğrenirler. Evde deneyler yapmalarına izin verilebilir.
·        Öğrendiği konuyla ilgili yaşayarak öğrenebileceği yerlere (müze, fabrika, tarihi yer, …vb.) geziler yapabilir.








KAYNAKÇA:





Yokluğu hissedilen ve giderilmesi için çaba sarf edilen, giderildiği zaman haz, giderilmediği zaman
acı ve üzüntü veren insani duyguya ihtiyaç denir.
İhtiyaç, belirlenmesinden değerlendirmesine kadar bir süreç olarak ele alınabilir. Bu süreçte öncelikle birey ihtiyaçlarını belirlemeli ve analizini yapmalıdır. Bunun için ihtiyaç türlerinin ve veri kaynaklarının neler olduğunun bilinmesi gerekir. Merıl ve Burton’a göre ihtiyaçların değerlendirilmesinden, planlanması ve düzenlenmesine, 6 çeşit ihtiyaç türü kullanılır.

1-NORMATİF İHTİYAÇLAR:
Norm, kelime anlamı olarak herkes tarafından kabul edilen kural ve davranışlar olarak ele alınabilir. Örneğin, ülkemizde ilköğretim öğrencilerine uygulanan seviye tespit sınavlarında hedef kitlenin başarısının, ulusal standartlar ile kıyaslanması ile ortaya çıkan ihtiyaçlara normatif ihtiyaç denir. Yani hedef kitlenin sınav performansı ülke genelinde belirlenen standart performansın altında ise normatif ihtiyaç bulunmaktadır. Hedef kitleden olan beklentilerimizin belirtilmesi, normatif ihtiyaçların belirlenmesinde ilk adımdır.
2- KARŞILAŞTIRMALI İHTİYAÇLAR:
Normatif ihtiyaçlara benzer genel olarak, fakat burada hedef kitle bir norm ya da ulusal bir standart ile değil, kendisine benzeyen diğer kitle ve ya grup ile karşılaştırılır. Burada da öncelikle karşılaştırılma yapılacak alan belirlenmelidir. Örneğin iki farklı sınıfın bilgisayar kullanma başarısı kıyaslanacaktır. Alanımızı belirledikten sonra(bilgisayar kullanma başarısı), hedef kitle ile karşılaştırma yapacağımız diğer grup hakkında verileri toplarız.
3- HİSSEDİLEN İHTİYAÇLAR:
Kişisel ihtiyaç olarak ele alabiliriz. Yani hissedilen ihtiyaçlar, kişide var olan beceri düzeyi ya da başarı ile kişiden beklenen beceri düzeyi ya da başarı arasındaki farktır. Hissedilen ihtiyaçları en etkili şekilde belirlemek için kişisel görüşmeler ve anketler kullanılır. Anketler genelde kişinin istekli olduğu katılımlarda faydalı olabilir. Ancak etkili yöntem olan mülakatlar ve ya bireysel görüşmelere de kişilere sorulacak, “Sizin çalışma başarınızı arttırmak için neler yapılabilir.” Sorusu ve bu sorunun cevabı hissedilen ihtiyaçların ortaya çıkmasında etkili bir adımdır. Daha somut düşünecek olursak örneğin sınavdan düşük alan bir öğrencinin hangi konulara çalışması gerektiğini tespit etmesi kişinin hissettiği bir ihtiyaçtır. 
4- İFADE EDİLEN İHTİYAÇLAR:
Öğrenci konuları tespit ettikten sonra bu ihtiyaçlarını eyleme dönüştürmesi, ifade edilen davranışlar olarak ele alınır. Yani hissedilen ihtiyaçlardan farkı bu ihtiyaçların eyleme dönüşmesidir. Burada ihtiyacı, öğrencinin tespit ettiği eksik konuların giderilmesi için gereksinim duyulan olanakların sağlanması ve işlemlerin yerine getirilmesi olarak belirtebiliriz. 

5- ÖNCEDEN TAHMİN EDİLEN YA DA GELECEĞE İLİŞKİN İHTİYAÇLAR:
Örneğin, biz bir işletme sahibiyiz. Zamana bağlı olarak yaşamın ve teknolojinin değişmesiyle bizde kurumsal olarak bazı değişikliklerde bulunmalıyız. İşletme sahibi olarak biz, işletme içersin deki bilgisayarların değişen teknolojiyle birlikte bir sonraki sene yenilenmesi gerektiğini düşünebiliriz. Ya da bu değişikliğin gerekli olup olmadığını personelden bilgi alarak ta öğrenebiliriz, bunu da sözlü mülakat ya da anket yoluyla öğreniriz.
6-ACİL İHTİYAÇLAR:
Acil ihtiyaçlar adı üzerinden de anlaşılacağı gibi aniden ortaya çıkıp önemli sonuçlar doğuran başarısızlıklardır. Örnek verecek olursak deprem, yangın vb. ortaya çıkan doğal afetler sonucu başarısızlıklarımız bizim ihtiyaçlarımızı gösterir. Yani deprem sonrasında ölen insan sayısından tutun yıkılan bina sayısına kadar olan her şey bizim başarısızlıklarımızdır. Burada ihtiyaçlarımızı tanımlamamız gerekirse binaların sağlam yapılması,  bu bilginin yetkili kişilere aşılanması ve deprem durumunda ne yapılması gerektiğinin insanlara öğretilmesi hepsi birer ihtiyaçtır. Bu ihtiyaç türü beklemediğimiz bir anda ortaya çıkan problemlerin çözülmesinde gereken başarıya sahip olup olmamamızla ilgilidir.






KAYNAKÇA:
“BÖTE bölümü öğrencileri, sanılanın aksine sadece bir teknolojik cihazın (bilgisayar) öğretmeni olmak için bu bölümü okumazlar. Öyle olsaydı her cihaz için bir öğretmenlik bölümünün açılması gerekirdi. Mesela; Buzdolabı öğretmenliği :) Kulağa komik geliyor değil mi? Bu tür görüşler bölümün yeterince tanınmasını engellemekte ve gelişimine ket vurmaktadır. Bu nedenle bölümü okumakta olan ya da bu bölümünden mezun kişilerin alanın kapsamını iyi bilmesi, bölümün başkaları tarafından da fark edilmesini kendilerine misyon edinmesi gerekmektedir.”

Yukarıda bir makaleden aldığım yazıda da olduğu gibi BÖTE bilgisayar öğretmenliğinden ibaret değildir. Çünkü geniş kapsamlı bir bölümdür.

Bende bir BÖTE okuyor olsam da soranlara -bilgisayar öğretmenliği okuyorum-diyorum. Çünkü BÖTE’yi açıklamaya çalışsam ben bile açıklayamam gerçekten.

Halka “BÖTE nedir?” dendiğinde birçok insanın bilmediği görülüyor  ve çok değişik sonuçlar alınıyor. Buna örnek olarak sizle bir video paylaşmak istiyorum.

 


Makale Adı: BÖTE NEDİR? NASIL TANIMLANIR? OKUL MÜZESİYLE BAŞLAYAN SERÜVENDEN İNSAN PERFORMANS TEKNOLOJİLERİNE UZANAN YOLCULUK
Makale Yazarları:
Hasan ÇAKIR
Ayça ÇEBİ
Seher ÖZCAN